Öncelikle şu konuda hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz ki haklılık payımız oldukça yüksek.
Sertifika para tuzağıdır. CBAP'a girmek için 450 USD sınav parası vermek zorundasınız.
Bir de 21 saat eğitim almış olmanız gerekiyor ki, bireysel çabalarla eğitim almaya kalktığınızda 1000 USD'den aşağı eğitim bulmak zor.
Eğer şanslıysanız kurumunuza ödetebilirsiniz ama eğer kurumunuzun böyle bir sorumluluk alması pek olası değilse CBAP'a sahip olmak için ödeyeceğiniz para en iyi ihtimalle 1450 USD (~4500 TL)'dir. İlk sınavdan geçemeyip 2.-3. sınavlara kalırsanız biraz daha ödemeye mahkum olursunuz.
Evet bu eleştirimizi yapalım.Ama yankı bulana kadar da serttifika mertifika almam diye düşünüyorsanız orada bir durup değerlendirelim.
Bugün Türkiye'de net olarak kaç iş analisti var bilemiyoruz. Bununla ilgili bir çalışma yok. fakat banka-telekom-finans-e-ticaret-teknoloji firmalarının sayısını hesaba katınca bu sayı 2000'den fazla olduğunu düşünüyorum. Peki kaç sertifikalı analist var? 20'yi geçmez. Yani yüzde 1.
Sertifikasız analistler kötü sertifikalılar iyi mi? Elbette hayır.
Fakat sertifikası olan analistler en kötü ihtimalle iş analizinin esaslarını belirleyen IIBA kuruluşunun yayınladığı BABOK'u yalayıp yutmamışsa da okumuş, internette geçen iş analizi ile ilgili birçok dokümandan haberdar olmuş, iş analizi ile ilgili blogları gözden geçirmiş, sınav sorularına çalışmış ve yaptığı işin hangi adımlardan oluştuğunu biliyordur. Yani bu işin bilimsel olarak nasıl yapıldığını bildiğini tescillemiştir.
Sertifika almamış analistler ise kendilerince iyi düşündükleri bir teknik üzerinde bir yol izleyerek ve kurumunun SDLC sürecine adapte olarak bir metod uyguluyordur illaki. Fakat kendine ve yaptığı işe değer katabileceği birçok bilgiden mahrum olabilir ve bundan dolayı da sağladığı katma değeri olması gerekenden düşük olabilir. (Genelde ihtimal yüklemleri kullandık ama bu ihtimal yüzde yüze çok yakındır. :) ) Gerçi genel olarak Türk kültüründe bilimsellikten ziyade bireysel fikir yürütmeye dayalı iş yapma yöntemi yaygın olduğundan, analistler için de aynı durumun olması olağan. Fakat bireysel yaklaşımları esas almak yerine uluslararası kabul görmüş esaslara dayanmak kesinlikle daha faydalı sonuç verecektir.
Nasıl ki bir hastanın tanısının konulması hastanın kendi hikayesini iyi anlatmasına ve doktorun da bu hikayeden doğru bir çıkarım yapmasına bağlıdır, aynen öyle de iyi bir ürünün ortaya çıkması, ihtiyaç sahibinin derdini iyi anlatıp analistin iyi yorumlamasına bağlıdır.
Bu durumda tıp eğitimi almış doktorun üzerine uzmanlık eğitimini ne kadar gerekliyse, iş analistinin de aldığı eğitimin üzerine iyi bir sertifika eklemesi o kadar gereklidir.
Bu arada; bu yazıyı yazarken sertifikamın olmadığını fakat sertifikaya hazırlık sürecinde olduğumu belirteyim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder