Kurumların Bilişim politikalarına göre istihdam ettikleri 2 tür
analist vardır.
Bir grup ağırlıklı olarak yazılımı iyi bilen yazılım
ekibiyle teknik konuşabilen ve gerektiğinde yazılım ve diğer mimari konularda
yorum yapabilen Sistem Analisti
vasıflı kişileri tercih ederler.
Diğer grup işkolunun tüm ihtiyaçlarını sonuna kadar
detaylandırabilecek ve bunu yazılıma olduğu gibi aktaracak, mimari ve yazılım
konularında suya sabuna dokunması arzu edilmeyen İş Analistlerinden yana tercihlerini kullanırlar.
Bu iki pozisyon da Bilişim grubun bünyesinde genellikle
istihdam edilir. Ve elbetteki domain bilgisi (iş bilgisi) yeterli kişilerdir. Ve
Analistler işi isteyen iş kolu (SME) adına karar veremezler. her zaman ihtiyacı
iş kollarından alır ve analiz ederler.
Agile yöntemlerdeki Product
Owner rolü ise İş analisti gibi davranan ve ihtiyaçları detaylı bir şekilde
yazılıma aktaran fakat işi isteyen iş biriminden birine daha yakın bir pozisyondur.
Bu pozisyon hem işbirimi olarak ihtiyaçlara karar veren hem de bu ihtiyaçları
detaylandıran kişidir.
Şimdi Türkiye özelinde bakacak olursak: Product Owner
İş Analisti pozisyonuna daha yakındır. Fakat İş analisti iş kolu (SME)’ndan biri
olmadığı ve ihtiyaçlara ilişkin karar veremediği için Agile metodolojinin
etkinliği açısından yeterince kapsamlı yetkilere sahip değildir. Agile sistemlerde
iş kolu (SME) ile yazılım arasındaki “Customer Collobration” döngüsünde iş
analisti ve iş kolu (SME)nun farklı rollerde olması karar hızını azaltmaktadır.
Sonuç: Agile süreçlerde Product Owner olarak tanımlı bir rol yoksa, İş analistine SME tarafından daha fazla karar alma yetkisi verilmelidir. Bir iş analistinin bu yetkiyi alabilmesi iki şeye bağlıdır. Birincisi, Analist karar alma konusunda yeterliliğe sahip olmalıdır. İkincisi ise İş analisti domain bilgisini mümkün olduğunca ileri bir seviyeye taşımalı ve SME yönetimi tarafından iş kolu kararlarını almaya yetkili hale getirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder